2013 yılının Mayıs ve Haziran aylarında geleceğine uzanan iki yol açıldı.

Bunlardan biri Türkiye’nin içerdiği düşünsel, dini, etnik ve cinsiyet çeşitliliğini tüm farklı renkleriyle kucaklayan ve onları çoğulcu, eşitlikçi, özgürlükçü, barışçı, insan haklarına dayanan bir demokrasiye taşımayı vaat eden yoldu.

İkincisi ise, Türkiye’yi sonraki yıllarda dünyada Trump Amerika’sından, Putin Rusya’sına, Bolsonora Brezilya’sından Orban Macaristan’ına, Morawiecki Polonya’sından Meloni İtalya’ sına çok sayıda örneği görülen popülist otoriter rejimlerin en acımasız örneklerinden biri olmaya taşıyan yol.

Demokrasiye uzanan yolun kapısı Gezi’de atılan özgürlük çığlıyla açılmıştı. Gezi’de atılan bu özgürlük çığlığını sindirip, Türkiye’yi karanlık, mafyatik, yoz ve vahşi bir otoriteryenizmin bataklığında debelenmeye sürükleyen ise Erdoğan’ın tiranlık rejimi oldu.

Türkiye bugün, popülist otoriteryenizmin bataklığında geçirdiği 10 karanlık yılın ardından, bir kez daha tarihsel bir yol ayırımında: 14 Mayıs 2023’te yapılacak Cumhurbaşkanlığı ve TBMM seçimlerinde ya 10 sene önce Gezi’de açılmış demokrasi kapısı yeniden aralanacak, ya da Erdoğan’ın tiranlık rejimi bu kapıya bir daha açılmamak üzere kilit vuracak. Türkiye bir kez daha ya demokrasi yönüne sapacak, ya da popülist otoriteryenizmin bataklığına biraz daha gömülecek.

Peki on sene önce Gezi’de radikal ve tartışmacı bir demokrasiye kapı aralayan Türkiye’de neler yaşandı da, on sene sonra kendimizi popülist otoriteryenizm bataklığından çıkmak için debelenirken bulduk? Hangi toplumsal kırılmalardan, çatışmalardan, politik badirelerden geçtik de, dönüp dolaşıp, bir kez daha karanlık ile aydınlık arasında çatallanan tarihsel bir dönüm noktasına ulaştık? 14 Mayıs 2023 seçimlerinde Türkiye önünde çatallanan iki yoldan hangisine girdi? Ve tüm dünyada popülist otoriteryenizme direnen, demokrasi ve demokratikleşme mücadelesi veren hak savunucuları, Türkiye’nin demokrasi ile popülist otoriteryenizm arasındaki bu on yıllık yalpalamasından hangi dersleri çıkartabilirler?

GEZİ: ON YIL SONRA bünyesindeki “Direniş Kütüphanesi,” ile “Yolları Çatallanan Tarih” sergileri, “Gezi’nin Sesleri” enstalasyonu ve bu kapsamda düzenlenecek “canlı kitap” ile “panel” etkinlikleri, katılımcıları Gezi’de ve sonraki 10 yılda Türkiye’de yaşananlardan hareketle, Türkiye’de ve dünyada demokrasinin ve otoriteryenizmin geleceği üzerine okumaya, dinlemeye, konuşmaya, tartışmaya ve düşünmeye davet ediyor.